3. BÖLÜM — «BÜYÜK PLANÖR»
09:16 — Air Canada’nın 143 numaralı uçuşu. Kokpit
Sessizlik.
Motorların gürültüsü yoktu.
Her zamanki türbin gürültüsü yoktu.
Sadece sessizlik vardı.
McCull dümeni dikkatlice hareket ettirdi.
Uçak hâlâ itaat ediyordu.
Şimdilik.
Pearson enstrümanlara bakarak sandalyesinde donup kaldı.
— Soymak…
— Biliyorum.
— Biz…
— Evet Don. Biz kocaman bir planörüz.
Sessizlik.
McCull derin bir nefes aldı.
— TAMAM. Henüz ölmedik. En yakın havaalanı nerede?
Pearson tableti kontrol etti.
— Winnipeg.
McCull matematiği kafasında yaptı.
— Uzak. Başaramayacağız.
— Ancak…
— Daha yakın bir şeye ihtiyacımız var.
Pearson sevk memurlarını aradı.
«Merkez, burası 143. Her iki motor da kapandı. Tekrar ediyorum: çekiş gücü tamamen kaybedildi.»
«Anladım, 143. En yakın havaalanını bulmak…»
«Hız?»
«Saatte 320 kilometre ve düşüyor.»
«Yükseklik?»
«11.800 metre.»
«Tanrı.»
Pearson McCullough’a baktı.
— Motorsuz da inebilir miyiz?
McCull gözlerini kırpıştırdı.
— Ne düşündüğümü bilmek istemezsin.
09:17 — Yolcu kabini
BİP-BİP-BİP
«Sevgili yolcular… bu sizin kaptanınız. Ufak bir teknik sorun yaşıyoruz.»
«Fakat mürettebat durumun kontrolü altında.»
Gwen Downey kol dayanaklarını tuttu.
— Michael… Bundan hoşlanmadım.
«Tatlım, sadece… sakin ol.»
— Uçağın artık korna çalmadığını gördün mü?
Michael içini çekti.
— Belki yeni teknolojileri vardır?
— Yeni?! GÖKYÜZÜNDE MI?! MOTORLAR OLMADAN MI?
Arkasında gözlüklü bir adam ayağa kalkıp kabine bakmaya çalıştı.
Çocuk ağlamaya başladı.
Sarah Wilson koridorun aşağısına baktı.
5 yıl boyunca uçuş görevlisi olarak çalıştı.
Uçakların bu şekilde çalışmadığını biliyordu.
Ve şimdi elleri titriyordu.
09:18 — Winnipeg. Hava trafik kontrol merkezi.
«143., neyin var?!»
«Motorsuzuz, merkez.»
«İkisi birden?»
«EVET!»
Jane Henderson mikrofonu aldı.
«143., irtibatta kalın. Acil durum koordinatlarını istiyoruz!»
«Bekliyoruz.»
«Yükseklik?»
«11.500 metre ve düşüyor.»
«Hız?»
«320… 315… 310…»
«Lanet olsun, çok hızlı düşüyorsun!»
Jane eliyle mikrofonu kapattı.
— Yakınlarda bir şey var mı?
Meslektaşı haritaya bakıyordu.
— Uygun bir şey yok…
— EN AZINDAN BİR ŞEY!
«Gimli.»
— Ne?!
— Eski askeri havaalanı.
Jane mikrofonu açtı.
«143., bir alternatifimiz var.»
«Konuşmak.»
«Gimli’deki eski askeri havaalanı.»
«Gimli?»
«Evet. Yaklaşık 80 kilometre batıda.»
«Don, ne düşünüyorsun?»
«Winnipeg’den daha yakın.»
«Tamam Jane, hadi Gimli’ye gidelim!»
«Kabul edildi.»
«Boeing için bile uygun mu?»
«Biz… emin değiliz.»
«İnanılmaz.»
«İyi şanlar.»
«Teşekkür ederim, işe yarayacak.»
09:19 — Gimli. Otodrom
Yarışlar tüm hızıyla sürüyordu.
Kalabalık kükredi.
Birisi bahis oynuyordu.
Birisi bira içiyordu.
Eski bir askeri pilot olan Jack Hansen, parkın önünde duruyordu.
— Lanet olsun, bu hız!
Yakınlarda yarış organizatörü Ted Larson gülümsedi.
— Bugün harika bir gün!
20 dakika içinde günlerinin efsaneye dönüşeceğini bilmiyorlardı.
09:20 — Air Canada’nın 143 sefer sayılı uçuşu. Kokpit.
McCull uçağın irtifa kaybettiğini hissetti.
— Don, düşüşü yavaşlatmanın en azından bir yolu var mı?
— Flaplar, asansör, iniş açısı… yapabileceğin her şey.
— Ama hâlâ aşağı mı uçuyoruz?
— Ona.
— İnanılmaz.
«Yolcuların dikkatine… emniyet kemerlerinizi bağlayın.»
«İnmeye başlıyoruz.»
«Lütfen sakin olun.»
«Mürettebat acil durumlara karşı eğitiliyor.»
«İlginiz için teşekkür ederiz.»
Pearson bakışlarını kaptana çevirdi.
«Rob… eğer orada hâlâ şerit yoksa ne yapmalıyız?»
McCull kıkırdadı.
— Doğaçlama yap.